
Bir iletişim mezunu olarak,
deneyimlenmemiş tüm bilgilerin askıda kaldığına inanıyorum. Evet kıyafet dolabımda asılı. Görüyor, betimleyebiliyor, hakkında konuşuyor fakat giymek için hep bir şeye ihtiyaç duyuyorsun. Bilginin giyilmiş (uygulanabilir) hali deneyim bence.
Gelelim konfor alanı konusuna. Adından da anlaşıldığı üzere çok rahat geliyor insana. Bizler birtakım bilgilere, doğrulara, yargılara ve önermelere sahibiz. Bunları görerek ve yaşayarak öğrendik. Örneğin sevgili olmak veya çocuk yetiştirmek. Bu konularda duyduğuma göre henüz bir sınav açılmadı. İnsan deneyerek öğreniyor. Konfor alanı, insanın dününden bugününe öğrendiği tüm yöntem ve deneyimlerin yüklü olduğu bir çapa gibi. Bu çapa hayatımızın tam ortasına atılıyor zamanla. Orada kökleniyor, köklendikçe güçleniyor, güçlendikçe besleniyor. Mesela; çok evhamlı anne… Sürekli tedbir almaya, korumaya, her ihtiyacını çocuğunun önüne getirerek ona yardımcı oluyor (olduğunu zannediyor). Parkta peşinde, oyun salonunda peşinde. Yere düşen mamayı, atmaca gibi görüp ağzına götürmeye çalışan çocuğunun elinden arı hızında alıyor veya düzenli uyarı alarmı olan anne. “Yapma oğlum/kızım. Düşersin. Kaybolursun. Acıkırsın. Aç kalırsın. Pislenirsin. Kardeşe de ver oyuncağını. Peki verme o da seninle paylaşmaz.”
Bunlar söyleniyor evet çünkü rahat ediyoruz. Akşam eşine çok yorulduğunu, sürekli çocuğun peşinde olduğunu, uyarı verdiğini söyleyerek aslında durumdan memnuniyetsiz olduğunu dile getiriyor ve karşısındakinden bu durumu anlayarak destek vermesini bekliyor. Tık tık içeride biri var mı? Yok! Çünkü eşi de yorgun çok çalışmış. Ve başka bir konfor alanı konusu olan
çocuk yüzünden eşler arası anlaşmazlık. Anne bu evhamlı anneyi birinden görüp kaydetmiş belli, rahatsız ama bir türlü nasıl içinden çıkacağını bilmiyor: çünkü besleniyor. Yani o çapa onun hayatında bu davranışlar düzenli olarak seyredince güçleniyor. Kısacası sürekli aynı iletişim kazaları yaşanıyorsa emin olun konforunuz sağlıksız besleniyor. Bunu ufak sihirli cümleler ve davranışlarla dönüştürmeye gayret edelim. Emin olun ihtiyaca uygun hiçbir gayret neticesiz kalmaz
Son olarak, bu alandan çıkmak gerektiğini fark etmek, en büyük uyanıştır. Nasıl çıkacağınızı bilmek için ise iki duyguya ihtiyaç var: “Cesaret ve inanç “
Not: Ebeveynci ve çocukçu olduğumdan mütevellit demi buradan vuruyorum.